Topraksız Tarım Nedir ?

topraksiz-tarim-b_27102017-10-01-22

Topraksız tarım ilk kez 1930 yılında, İngiliz Profesör Dr. William Gericke tarafından temeli atılmış daha sonraları Hollanda’da geliştirilmiş. Bu uygulamaya 1995 yılında başlayan Türkiye kısa sürede önemli bir dış pazar ve yatırım alanı konumuna gelmeyi başardı.

Ülkemizde topraksız tarım çok fazla bilinmiyor çünkü bu üretim ağırlıklı olarak ihracata yönelik yapılıyor. Bunun sebebi, topraksız tarımla üretilen ürünlerin maliyetinin yüksek olması ve bu maliyetin fiyata paralel oranda yansıması. Yani, topraksız tarımla 1 TL ye mal edilen bir domatesin pazar tezgâhındaki fiyatı ortalama 3,5 TL buluyor. Türkiye’deki sıradan bir tüketicinin alım gücünün çok üstünde olan bu ürünlerin Avrupa’da alıcısı çok. Bu ülkeler, topraksız tarım yapmak için Türkiye’den toprak satın almaya başladı bile.
Dünyanın en sık tercih edilen üretim şekli olma yolundaki topraksız tarımda ürün, zemindeki toprak içine değil, yetiştirilecek fidelere özel kaplarda yetişiyor. Fide, Danimarka’dan getirilen Kaya yünü adlı bir maddenin içine dikiliyor. Kaya yünü, suyu tutma özelliğine sahip bir malzeme. Bununla birlikte kabın içine perlit adı verilen madde ekleniyor. Bu madde de ısı yalıtımı sağlama özelliğine sahip olduğu için bitkinin sıcaklık değişimlerinden etkilenmesini asgari düzeye indiriyor.
Fide ekildikten sonra, olgunlaşıp meyve verme aşamasında devreye bombus arıları giriyor. Bu arılar, yalayıcı ve emici özelliğe sahip dilleriyle çiçeklenme döneminde, çiçeklerin iç kısmını emerek tozlaşmayı sağlıyor böylece ürün oluşuyor.
Örneğin bu yöntemle oluşan bir domates topraklı tarıma göre daha kırmızı ve sağlıklı oluyor. Fide sağlıklı ve doğru bir şekilde yetiştirilirse, fidenin ekildiği günden itibaren 70 gün gibi bir süre sonra, ektiğiniz domatesler toplanacak olgunluğa erişiyor.
Girişimci sermayenin son yıllardaki yakın takibe aldığı “topraksız tarım“, yakın geleceğin en popüler yatırım alanlarından biri olmaya aday. Toprak yerine volkanik kayaların kullanıldığı, taş yünü ya da perlit denilen maddelerle çeşitli minerallerin ve suyun enjekte edildiği sistem şimdilik az sayıda girişimci tarafından yapılıyor.
Adana’dan Denizli’ye, Mersin’den, Afyon’a kadar birçok ilde yatırımcıların arazi aldığı topraksız tarımda yatırım maliyeti metrekare bazında ortalama 60 Euro olarak hesaplanıyor.
Dünyada tarım alanları giderek verimsizleşiyor. Diğer yandan artan dünya nüfusu da küresel ısınma ve gıda fiyatlarındaki anormal artışa bağlı olarak gelecekte büyük sıkıntıların habercisi. Geleneksel tarımsal üretimin geleceğine ilişkin bu karamsar beklentiler, bilim dünyasını yıllardır yoğun bir arayış içine itmiş bulunuyor. Örneğin topraksız tarım üzerine yapılan araştırmalar, bugün araştırma boyutundan çıkarak fiili olarak uygulamaya girmiş durumda.
Henüz çok çok başında olsa da Türkiye de bu uygulamanın içinde. Türkiye’deki birçok yatırımcı, gelişmeleri uzaktan ama büyük bir ilgiyle izliyor. Türkiye’nin her yerinden, her sektörden girişimcilerin ilgi odağındaki topraksız tarım, toprağa göre beş kat daha fazla sağladığı verimle, gelecek dönemin en kârlı işlerinden biri olmaya aday. İlginin nedenlerinden biri de bu.
Hijyenik ve daha lezzetli ürünler yetiştirme imkânının dışında, gübreleme, ilaçlama, aşırı sulama gibi faktörlere gerek duyulmayan topraksız tarımda, başta geleneksel sebzeler olmak üzere hassas tıbbi bitkiler ve yumru kök içermeyen yeşillikler daha sağlıklı yetiştirilebiliyor ve hastalık seviyesi minimum düzeylere indiriliyor.
Topraksız tarımın bir çeşidi olan hareketli su kültürü ile yapılan yöntemde, bir tohumdan 16 bin tane domates, bir dönümden 80 bin ton ürün alınıyor.
VERİM 5 KAT DAHA FAZLA
Topraksız tarımın en yoğun olarak kullanıldığı ülkelerin başında Hollanda ve Belçika geliyor. Bu iki ülkenin seralarının toplam yüzde 95’inde topraksız tarım yapılıyor. Türkiye’de ise özellikle son bir yıldır yatırımcılar bu alana akın etmiş durumda. Türkiye’deki son tabloya göre toplam 48 bin hektar seranın yaklaşık 4 bin dönümünde, topraksız tarım uygulamasına geçilmiş bulunuyor.
Uzmanlar, Türkiye’nin topraksız tarım yapılan sera alanının iki üç yıl içerisinde 15 bin dönüme çıkacağını söylüyor. Topraksız tarım yönteminde verim, normal tarıma göre beş kat daha fazla. Hareketli su kültürü ile yapılan topraksız tarımda bir tohumdan 16 bin tane domates, bir dönümden 80 ton ürün alınıyor.
Bu tarımda hormon ve ilaç kullanılmıyor. Dolayısıyla kalıntı içermeyen ve yüksek fiyatlardan alıcı bulan ürünlerin yetiştiği topraksız seralar, geleneksel seracıları da harekete geçiriyor. Ürünün pazarlanmasında fiyatı yüksek olmasına rağmen hiçbir sıkıntı çekilmediğini belirten sektör temsilcileri, hem iç pazarda hem de ihracatta alıcının sürekli olduğunu belirtiyor. Avrupa standartlarında yapılan üretim, Avrupa pazarlarına, Rusya’ya, Arap ülkelerine çok rahat bir şekilde ihraç ediliyor. Hatta zincir marketlerin bu ürünleri almak için hiçbir zorluk çıkarmadığı da belirtilenler arasında. Çünkü tüketicilerin son dönemde sağlıklı beslenme anlayışı giderek gelişiyor.
GİRİŞİMCİLERDEN YOĞUN TALEP
Türkiye’de özellikle son yıllarda farklı alanlara yatırım yapmayı araştıran girişimciler, topraksız tarıma odaklanmış durumda. Topraksız tarım için gerekli materyalleri pazarlayan şirket yöneticilerinden aldığımız bilgilere göre inşaat sektöründen, özellikle de tekstil sektöründen kaçan patronlar, bu işte nasıl kâr elde ederiz sorusunun yanıtını arıyor. Tedarikçi bir şirket yöneticisinden aldığımız bilgiye göre, kendilerine mal temini için başvuran girişimci sayısı, son bir yılda 100’ü geçmiş durumda. Yetkili, “Özellikle jeotermal bölgelerde, Akdeniz ve Ege’de bu işi yapanların sayısının hızla arttığını görüyoruz. Klasik serasını topraksız tarım serasına, yani bir anlamda da modern seraya dönüştürmek isteyen yatırımcılar artıyor” diyor.
TOPRAKSIZ TARIM NASIL YAPILIR?
Uluslararası topraksız tarım derneği (ISOSC) topraksız tarımı şöyle tanımlıyor: “Sucul olmayan bitkilerin köklerinin besin solüsyonuyla desteklenmiş, tamamen inorganik ortamlarda yetiştirilmesi.” Topraksıztarımda fidelerin dikimi toprak yerine nötr kabul edilen kaya yünü (rockwoll), hindistan cevizi kabuğu (cocopeat), perlit, pomza, hareketli su veya benzeri nötr kabul edilen ortamlar kullanılarak yapılıyor. Hiçbir içeriği olmayan tamamen nötr denilebilecek bu maddelerin tek işlevi, bitki kökünün su tutmasını sağlamak. Dolayısıyla çok verimsiz alanlarda bile rahatça tarım yapılabiliyor.
Topraksız tarımda, bitkinin topraktan alması gereken doğal besin maddeler (potasyum, azot, fosfor, magnezyum v.b) ve mineraller, spagetti damla sulama yöntemiyle doğrudan bitkinin köküne, tamamen bilgisayar kontrollü olarak veriliyor. Böylece bitkinin optimum yetişmesi sağlanıyor.
Eksik, fazla ya da zararlı bir oluşum, böylelikle bitkiye yaşatılmıyor. Ayrıca bitkinin döllenmesi Bombus arıları tarafından yapılıyor. Böylece sağlığa zararlı hormon kullanımı engellenmiş oluyor. Bitkilerin beslenmesi, dışarıdan makine aracılıyla bitkilerin köklerine drip denilen malzemeyle iletiliyor.
Dışarıda bulunan makine o gün -gün sıcaklığı, bitkilerin ışıklanma süresi, gün uzunluğu gibi değerleri değerlendirerek- bitkiye gönderilecek gübre, asit ve su oranını ayarlıyor. Topraksız tarımda, verimli toprak arazisine ihtiyaç duyulmuyor. Hormon, kimyasallar ve gübreye ihtiyaç duyulmuyor. Toprak kullanılmadığı için toprak bakterileri ya da hastalıklarının yol açtığı riskler bu sistemde söz konusu değil. Ayrıca nadas uygulamasına da ihtiyaç yok. Tam otomasyonlu ve kontrollü üretim imkânı tanıması sayesinde ürün kalitesi yükseliyor.
UZMANLARDAN YATIRIMCILARA ÖNERİLER
Topraksız tarım yatırımı için uzmanlara girişimcilerin hangi unsurlara dikkat etmeleri gerektiğini sorduk. Aynı zamanda topraksız tarım ile hangi ürünler yetiştirilir? İşte aldığımız yanıtlar:
Başta iklim özellikleri olmak üzere, arazinin sulama suyu varlığı, elektrik kaynağına yakınlık, pazara ulaşım açısından ana yollara hatta havaalanına yakınlık önem taşıyor.
Termal ve jeotermal enerji kaynaklarına yakınlık ise son derece önemli.
Don olmayacak bölgelerin tercih edilmesi gerekiyor.
Çukurda kalan ve rüzgâr almayan bölgeler yerine güneye bakan araziler tercih edilmeli.
Ürünlerle ilgili olarak, Türkiye’deki üretimin yüzde 90’ı şu an domates. Başta domates olmak üzere biber, patlıcan, salatalık, kavun ve kabak da yetiştirilen ürünler arasında yer alıyor.
Halen az miktarda da olsa fasulye, karpuz, marul, ıspanak, maydanoz, tere ve roka gibi ürünler de yetiştiriliyor.
İzmir’ in Menderes Bölgesi ağırlıklı olarak salatalık yetiştiriciliği, Derme ise biber yetiştiriciliği konularında alıcıların tercih ettiği bölgeler.
*Antalya merkez ve çevresinde hemen hemen tüm ürünler bulunabiliyor.
Kesme çiçekte ise sırayla gül, karanfil, lale, krizantem, orkide, lilium, gerbera, frezya, glayör ve gipsofila yetiştiriliyor. Bu ürünlerden promosyon kalem Türkiye’nin ihracat kaleminde yer alanlar ise karanfil ve gerbera.
Kaynakça: persan

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık